Ağustos bitmeden yazmak lazım dedim hemen. Çok hızlı geçti bu kez ağustos. Yaz rehaveti geldi geçti derken yazıyla aram açılmadan en sıcak gündemimle giriş yapayım hemen... Land art!
Land art algısı ve sevgisi, Christo ve Jeanne Claude'la başladı bende de. Her şeyi ulaşılabilir yapan teknoloji sayesinde görülmeyenleri görmenin sınırları genişledikçe, gösterilecek olanın da sınırlarını genişletmek onu müzelerden sanat merkezlerinden çıkartmak ve yaymak, parçası olduğumuz doğaya 'paying tribute' hisleriyle yaklaştım. Ne anlatırsa anlatsın, onu tanımlı bir alana sığdırmak zorunda kalmak, doğa sevgisini konu alan bir sanat eseriyle nükleer felaketi ya da savaşı konu alan bir eseri izleyiciyle buluşturma biçimi noktasında kısıtlı kalmak sorununa karşı başka bir biçimsel yaklaşım önerisi ortaya koydu land art. Christo ve Jeanne Claude, 'the Umbrellas', 'Valley Curtain', 'Wrapped Coast', gibi projeleriyle işleri 'gezilip görülecek bir sanat nesnesi' konumundan çıkarıp daha üstün bir konumlandırmaya soktular. Bütün işlerinde fotoğrafçı Wolfgang Volz ile çalışıp en az 5 önemli işleri Albert ve David Maysles'a belgesel konusu olmasına rağmen, 'sanatı herkesin satın alabileceği' meselesinin iyiden iyiye kabul gördüğü zamanda, sanata tamamiyle hakim olma anlayışını da kırışı, onu bambaşka bir boyuta çekti. Bu konum, ne klasik dönemdeki 'yüksek sınıfa hitab eden yüksek sanat anlayışı' boyutunda bir yüceltme, ne de pop art'la birlikte daha da geçerli hale gelen, sanat her yerde herkesin alıp satabileceği bir objedir anlayışının kalıbına girdi. Christo ve Jeanne Claude her ne kadar işlerinde estetik dışında bir başka anlam aranmaması gerektiğini söyleseler de, yaptıkları işler, kendi anlamlarını kendileri yarattılar.
Wrapped Coast





Şehri sarıp sarmalamaya Basel'in Kuzeydoğusundaki bir parktaki 178 ağaçla devam ettiler.
Çölün uzaydan görünebilen bir köşesine kendi adını yazdıran megaloman zengin bir arabı da land artist kategorisine sokup sokamayacağımız sorusunun net bir cevabı olmasa da ve Christo ve Jeanne Claude estetikten başka bir amaçla işe başlamadıklarını kendilerini yere göğe koyamayan eleştirmenlere ısrarla söyleseler de land art'ı yaygınlaştırıp politikayla güzelleştiremediğimiz yurdumuzdaki çirkinlikleri paketleyerek görmemek gibi bir alt fikirle kapatmayı öneriyor içimdeki Metin Uca. For Art's sake!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder